MEHDİYETE KARŞI İNGİLİZ PROJELERİ -1-

MUKADDEME

İngiliz!

İslam düşmanlığını kendi varlığının ana sebebi olarak kabul eden mel’un varlık!

İnsanlığın alçak tarafını teşkil eden cenahın genel ünvanı olan Avrupa’nın ya da nam-ı diğer “Batı”nın nefs-i emmaresi!

“Her bir zamanın insî bir şeytanı vardır. Şimdi beşerde insan sûretinde şeytanın vekili olan ruh-u gaddar, fitnekârane siyasetiyle cihanın her tarafına kundak sokan el-hannas, altı hutuvâtıyla âlem-i İslâmı ifsad için insanlarda ve insan cemaatlerindeki habis menbaları ve tabiatlarındaki muzır madenleri, fiilî propaganda ile işlettiriyor, zayıf damarları buluyor.

Kimi(nin) hırs-ı intikamını, kimi(nin) hırs-ı câhını, kimi(nin) tamahını, kimi(nin) humkunu, kimi(nin) dinsizliğini, hatta en garibi, kimi(nin) de taassubunu işletip siyasetine vasıta ediyor. Hutuvat-ı Sitte”

Ahir zamanın en dehşetli insî şeytanı, insanlık içinde “insan suretindeki şeytanın vekili” ve “el-hannas” olan İngiliz’dir. Bu mel’un kavim İslam’ı ifsad etmekte, insanlık ve onun teşkil ettirdiği toplulukların “habis menbalarını” ve “muzır madenlerini” kullanıyor. Nedir bu habis menbalar ve muzır madenler?

1-Hırs-ı intikam, 2- Hırs-ı câh, 3- Tamah, 4- Ahmaklık, 5- Dinsizlik ve hatta dindarlığın da bir çeşidi denebilecek 6- Taassub.

Bir toplulukta ve o topluluğun mümessili konumunda olanlarda bu damarlardan bir veya bir kaçını tespit eden İngiliz dessaslığı hemen devreye girip “fiilî propaganda” ve her türlü şuuraltı ve şuurüstü algı operasyonları ile işlettirmeye başlıyor.

İslam’ın düşmanına karşı, dini için mücahede ve mücadele eden kişi ve grupların hatta devletlerin bu zamanda muvaffak olamayışlarındaki en büyük etken, bütün İslam düşmanlarının arkasındaki görünmez güç ve el olan bu “el-hannası” yani İngiliz’i tanımamaları ve teşhis edememeleridir. Tanımaktan geçelim güya daha iyi mücadele edebilmek adına ve bu mücadelesine lazım olacak imkân ve şeraiti temin etmek uğruna, İngiliz’e ve onun tezgahındaki iş birlikçileri olan Batı devletlerine iltica eden kişi ve grupların bütün gayret ve cihadları bu sebeble “hebaen mensura”dır, beyhudedir.

Hz. Bediüzzaman Çanakkale savaşı hengamında kaleme aldığı Hutuvat-ı Sitte eseriyle İngiliz’in bu dessas oyununu teşhisten öte teşhir ederek akamete uğratırken, Cumhuriyet döneminde de İngiliz’in bu vatana musallat ettiği Süfyanî haini de teşhis edip İngiliz’in kurallarının hakim olduğu alandan tamamen çekilmiş ve kendi mücadele kulvarını açmıştır. Bu kulvarda ise ne pahasına olursa olsun kesinlikle vatanını terk etmemiştir. Bir çok alimin ve liderin yurt dışına hicret ederek savrulduğu ve etkisizleştiği dönemde, O’nun gitmeyişindeki sebep vatanperverliğinin yanı sıra, kendi plan ve harekatını İngiliz’in hakimiyet alanlarından uzak tutmak ve kendi kuralları ile mücadele etmekti.

Bunu şimdilik bırakıp, bu en önemli stratejiden mahrum, günümüzde popülaritesi yüksek bazı şahıs ve hareketlerin nasıl “İngiliz Projesi” haline geldiklerine bakalım. Hutuvat-ı Sitte’nin ta en başında işaret edilen “habis menba” ve “muzır madenlerin” İslamî görünen bu hareket ve şahısları nasıl “gayr-i İslami” hale getirdiğini de gözden kaçırmadan hem de.

“Hırs-ı intikam” ve “taassub” gerçekte İslam’ın ve Müslüman olmanın (hem aidiyet ve nisbet hemde fiiliyat cihetindeki muharrik bir güç olarak) emrinde bir damar ve kaynak olması gerekirken nasıl İngiliz’in İslam aleyhine kullandığı muzır bir maden haline gelebilir? Öteki habis menbalara temas etmeden önce özellikle bu iki hissin üzerinde durmamız gerekiyor.

“Şark husumeti, İslâm inkişafını boğuyordu; zâil oldu ve olmalı. Garp husumeti, İslâm’ın ittihadına, uhuvvetin inkişafına en müessir sebeptir; bâki kalmalı.” Rüyada Bir Hitabe – Sünuhat

“Garb husumeti” ki Batı kaynaklı bütün zulüm ve katliamlara mukabil, dinden yana en ufak bir gayret ve izzet sahibi olan her Müslümanda –özellikle bu zamanda- olması gereken bir şart ve vasıf iken “hırs-ı intikam” içinde düşünülebilecek böyle bir durum nasıl İngiliz’in elinde “fiili propaganda” ile işletilebilecek bir damar haline geliyor?

Tümevarım denilen uzun ince analizlerle değil de müşahhas örneklerden hareketle neticeden sebebe doğru gidelim ve böylece şu an İngiliz’in en büyük projesi olan örneği de sunmuş olalım.

Edip Ahmet hakkında 15 makale
edipahmet.com sitesinin sahibi ve yazarı. 1968 Diyarbekir doğumlu. Çocukluk yıllarından beri Risale-i Nur ile meşgul biri. 1417 yılı 2. Eskişehir medrese-i yusufiyye sakinlerinden(!).

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*